Salı, Ağustos 08, 2006

Büyük Patron

Büyük Patron


Bu yazıyı beğendiyseniz, sizi "PAZARLAMA BLOGLARI KARNAVALI"ndaki başka yazılar ve yazarlarla da tanıştırmak arzu ederim. Tıklayın, tanışın!

Günlük hayatta, iş âleminde, iç ve dış siyasette kimin patron olduğunu unutanlar kafalarını duvara tosluyor, huzursuz ve başarısız oluyorlar.

Görmesini bilen için her yer patron kaynıyor. Ailede, şirkette, okulda, sporda, askerde, mutfakta, sokakta, çarşıda pazarda, uzakta yakında, etraf patrondan geçilmiyor. Birileri birilerini bir şekilde çalıştırarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. Hepimiz birer patronuz. Nitekim hepimiz, birilerinden bir şeyler yapmalarını istiyor, bekliyor, onları teşvik ediyor ve onlar sayesinde arzularımıza kavuşuyoruz.
Kimin, ne zaman, nerede, kimler için patron rolünü oynadığının farkında olanlar, büyük patronla kapışmıyor, ona rağmen bir şey yapmaya kalkışmıyor. İşin görülmesi için patronunu veya çalışanını idare etmeyi başarıyor.
Gerçek patron, büyük patron kim?
Biz pazarlamacıların bildiği gerçek şu ki, müşteri patronların patronudur ve her patron da bir müşteridir. Patronlar da dâhil, dünyada herkes müşteri için çalışırlar. En büyük patron müşteridir. Maaşları, ücretleri, ikramiyeleri, vergileri ve diğer giderlerimizi müşterinin parasıyla karşılarız. Hepimiz müşterilerimizin bize verdiği paraları harcarız. Her ne yapıyorsak, asıl işimiz müşteri çekmek ve müşteriyi elde tutmaktır. Patronların ve personelin en temel amacı budur. Eğer bir iş doğrudan veya dolaylı olarak müşteriyi çekemiyor veya tutamıyorsa o iş gereksizdir ve dolayısıyla ya terk edilmelidir veya başka birine (başka bir şirkete) devredilmelidir.
Büyük patron herkese sürekli müşteriler için çalıştıklarını hatırlatır. Büyük patronun bir sorumluluğu çalışanlarına müşteriyi nasıl çekeceklerini ve nasıl tutacaklarını öğretmektir. Patronun işi şirketle müşteri arasındaki engelleri ortadan kaldırmaktır. Büyük patron çalışanlarının müşteriyi çekmelerini ve tutmalarını kolaylaştırır. Büyük patron kırtasiyeyi azaltır, üretim darboğazlarını giderir, çalışanlarını şevklendirir, onları ödüllendirir.
Herkesin müşteri için çalıştığı gerçeği aslında çok basit bir kavram. Ama insanlar bunu tam anlamıyla kavrayamıyor; bir iş sahibine, bir patrona, bir şirkete, bir firmaya, bir kuruma, bir derneğe, bir vakfa çalıştıklarını sanıyorlar. Yanılıyorlar. Firmalar müşterileri için, kamu kurum ve kuruluşları ise vatandaşlar için çalışıyorlar. Bütün personel aslında firmaların, kurum ve kuruluşların müşterilerine hizmet ediyorlar.
Her yer müşteri kaynıyor. Müşterimiz yaptığımızı beğenirse alıyor, takdir ediyor, alkışlıyor, ödüllendiriyor ve karşılığında bize de bir bedel ödüyor. Şayet yaptığımızı beğenmediyse, takdir etmiyor, sunduklarımızı almıyor, anında bizi defterden siliyor, yüzümüze bile bakmıyor.
Günlük hayatta, iş âleminde, iç ve dış siyasette kimin gerçek patron olduğunu unutanlar duvara tosluyorlar, değersiz, başarısız ve huzursuz oluyorlar.
Dağlara taşlara yazsak yeridir:
Müşteriler gerçek patronlardır. Ve memnun kalmayan müşteriler her gün çalışanlarını işten atıyorlar.
Bu yazıyı, Jeffrey J. Fox’un “Büyük Patron Olmaya Giden Yol” isimli kitabının verdiği gazla kaleme aldım.
Orta-Doğu ateş içinde kavruluyor. Milyonlarca insanımız kendileri, kurumları, firmaları ve ülkeleri için bir şeyler yapma telaşını veya yapamamanın acısını yaşıyor. Tarihî değişiklilerin yaşanacağına dair söylenti ve beklentiler iyice arttı. Herkes bu ülke için bir şeyler yapmak istiyor. Ama çoğunluk, hala gerçek müşterinin ve büyük patronun kim olduğunu kavrayamamış gibi davranıyor.
Müşterisini tanımayan, onu takmayan, onun işine yarar bir şeyler yapamayan, işini-kendini müşterisine beğendiremeyen ve müşteriyi başkasına kaptıranları büyük patron affetmiyor, hemen işten atıyor.
Hala ayamayanlar boşa kürek çekmekten kurtulamıyor.

Hiç yorum yok: