Cuma, Haziran 22, 2007

Genel Müdür Müşteriyle El Ele

P&G çalışanları müşteriyle buluştu
başlıklı gazete (Bugün, 22.07.07) haberinde diyor ki:

Procter&Gamble (P&G) Genel Müdürü Saffet Karpat ve 252 şirket çalışanının katılımı ile “Müşterimizle El Ele” etkinliği düzenlendi.

Yapılan açıklamaya göre, etkinlik kapsamında Saffet Karpat ve P&G çalışanları, iki gün boyunca İstanbul’da 19 süpermarkette raf kontrolü, tanzim ve teşhir elemanı olarak görev aldı.
Tüketici ihtiyaç ve karar mekanizmalarını gözlemleme fırsatı sunan etkinlikte, 5-8 kişilik ekipler halinde süpermarketlerde çeşitli görevler üstlenen P&G çalışanları, 2 binin üzerinde tüketici ile yüz yüze görüştü.
Etkinlik kapsamında markette çalışan P&G Genel Müdürü Saffet Karpat da, bu etkinliğin, müşterilerle temasta olmak adına önemli bir tecrübe olduğunu söyledi. Karpat, “Satın alma kararı çoğunlukla o an veriliyor. Tüketicilerimize ne kadar yakın olursak, aldığımız kararlar ve uyguladığımız projeler de daha etkili olur” diye konuştu.

Cumartesi, Haziran 16, 2007

“Hayvana Soralım”

Anayasa değişikliği “Çankaya’ya soralım”dan “halka soralım” ve “mahkemeye soralım” ayrımına geldi dayandı. Memlekette manzara hızla değişiyor. “Seçmene soralım” hareketi bir anda “şehitlere soralım” dalgasına dönüşüverdi. Bakalım yarın kimlere ne soruyor olacağız?

Pazarlama camiası da bir türlü “müşteriye soralım” işini beceremedi. “Bir bilene soralım” noktasına bile tam gelemedi. “Boru mu bu?” reklâmındaki gibi “Biz biliriz”le idare ediyor.

Memlekette “iş bilen” den çok “işini bilen” var. Anlattıklarına bakılırsa, hepsi başarılı. İstisnalarını tenzih ederiz, ama bazen neyi nasıl başardıklarını tam anlayamıyoruz. Hikâyelerinde bir şeyler eksik kalıyor. Acaba bilmediğimiz “püf noktaları” mı var diyoruz.

Bir karar verirken bilgi ve araştırmaya dayanmak iş dünyasında da siyasette de kural değil istisna. Hele deney, işletme okullarımızda bile yaygın bir yöntem olamadı. Varsa yoksa, anket, odak grup, literatür incelemesi. Sebep-sonuç, analiz-sentez, tez-antitez gibi konulara sıra gelmiyor.

Deney denince, iş adamı deneyim anlıyor. Batıp çıkmayı tecrübe sanıyor. Batıyor, çıkıyor, fakat niye battığının, niye çıktığının analizini yapmıyor, ders çıkarmıyor.

Bir resim bin kelime hesabı, iki kelime, “Hayvana Soralım” haberi bize bunları düşündürttü. Yıllardır ihmalinden şikâyet ettiğimiz tarım sektöründe, meğerse araştırma da, deney de yapılırmış. İşler, “yabancılar bilir”, “ben bilirim”, “biz biliriz” havasından çıkmış, “hayvanlar bilir” düzeyine ulaşmış.

Çukurova Ziraat Fakültesindeki Zootekni bölümü “alıcı odaklı” bir özgürlüğün, “verici odaklı” bir dayatmaya kıyasla süt verimini % 50 arttırdığını deneyerek görmüş.

Gazete haberine göre, “Hayvana Soralım” adı verilen tercihli yemleme uygulamasında hayvanlara arpa, mısır, soya küspesi, kepek ve yonca farklı kaplarda sunulmuş. Sonuçta hem süt, hem et, hem de doğum verimlerinde artış görülmüş. Keçilerin süt verimi yüzde %50 artmış. Anlaşılan, demokrasi, seçme özgürlüğü inatçı keçileri bile etkilemiş.

Pazarlama üretici odaklı olmaktan çıkıp, dayatmadan vazgeçip, müşteri odaklı davranınca, yenilikler yapıp, tüketiciye sundukça, pazarların verimi de artıyor.

Bakalım 22 Temmuz’da ulusça “halka soralım” noktasına gelebilecek, halkın tercihini gerçekten öğrenebilecek ve ardından milletin verimini her alanda arttırabilecek miyiz?